Siyasal İslamın 1921 Anayasası’nda bulduğu boncuk!
BONCUK BULUNDU!
Cumhuriyet yıkılmış, Numan kurtulmuş! “Evreka” deme sırası Gazi Meclis’in başındaki zata gelmiş. O da yeni anayasa yapmak için boncuğu 1921 Anayasası’nda yeniden bulmuş. Bravo! Cumhuriyet ve laiklik düşmanı bir ittifakın da dönüp dolaşıp referans alacağı yer olsa olsa 1921 Anayasası olurdu!
Emperyalizmin desteğini arkalayan mürteci ittifakının 22 yıldır ısıtıp ısıtıp ahalinin önüne koyduğu 1921 Anayasası’ndaki hikmeti ve kerameti Cumhuriyet ve laiklik düşmanlarından başkası göremiyor. İslamcıların kapatması kullanışlı aptallar Medine Sözleşmesi’nde “ileri demokrasi” yolunda pek mühim hususiyetler keşfetmişlerdi. Asrı saadetten gelen rüzgârın memleketi ne hale koyduğu ortada. Evliliklerine de pek saadet getirmedi. Cicim ayları bitip de kapatmalarını üç “Boş ol”la baba evine yollayan İslamcılar onlardan öğrendikleriyle “hayranlık uyandırıcı” keşiflere imza atıyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti’ni uygarlığa, çağdaşlığa, aydınlığa, gönence ve mutluluğa götürecek yolun Kemalizm olduğunu tarih sayısız kez ispatlamışken, “Kemalizm eskidi”, “Dünya değişti” gibi zırvalar ortaya atarak memleketi çöküşün eşiğine getirenlerin şimdi kurtuluş için 1921’e ışınlanmalarındaki çelişkiye şaşırmamalı. Allah’ının kurallarına bile hile-i şeriyyeyle taklalar attıran İslamcıya buncacığı çok görmeyin. “Mevcut anayasaya uydun da yenisini yapmak mı kaldı” da demeyin!…
NE YOK?
Bizler çözüm için “kuruluş ayarlarını” işaret ederken bizim çarıklı erkânıharp takımı hızını alamayıp 1921’e gitti işte. İslamcının mantığına, yoluna, fırsatçılığına hiç de aykırı düşmez bu. 1921 Anayasası’nı sahiplenir de onun zorunlu sonucu olan Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Devrimlerini yok sayar. İyi de neden? İslamcının iştahını kabartan ne var bu anayasada? Aslında “Ne var” yerine “Ne yok” diye sorunca sır perdesi aralanıyor.
Laiklik yok, üniter devlet yok, ulusun adı yok, temel hak ve özgürlükler yok, demokrasi, insan hakları gibi “fuzuli” kavramlar yok, yargılamayla ilgili düzenleme yok, Cumhuriyet fiilen var ama henüz adı yok…
PEKİ NE VAR?
İhtilal var, devrim var, kuvvetler birliği var, meclis hükümeti sistemi var, TBMM’nin memleketin mukadderatına el koyduğunun ilanı var, olağanüstü bir döneme özgü ve kısa olduğundan pek çok eksiği var…
KERAMETİ KENDİNDEN MENKUL
Koyduğu kurala bir türlü kendi de uyamayan İslamcının ihtiyacını da ancak böyle sade mi sade bir anayasa karşılar. Kural dediğin yasa dediğin nedir ki? Bugün yaparsın yarın bozarsın! Hem başyücenin her derde deva KHK’leri varken yasanın hükmü ne ki? Başyücenin salahiyetlerine haşa hudut çizmekten öte ne işe yarar?
Tarihi birbirinden kopuk olaylar olarak algılayan ve olguyu bir türlü kavrayamayan çarıklı erkânıharp, tuhafiyeciden tuhafiyeciye gezip aradığı boncuğu Gazi Meclis’in kuruluşunda buldu ve kendini kurucu meclis yerine koydu. Kerameti kendinden menkul olunca böyle oluyor!
Yıktığı Cumhuriyetin tarihsel kaynaklarında referans araması yeni değil ama tekerrür komedisi oynamaya doyamıyor. Ancak artık güldürmediği için büyük oynamalı ve eylemde yaptığını söylemde de yapıp Türkiye’nin anayasasız dönemine, 1876 öncesine gitmeli. Makulü ise akıntıya karşı kürek çekmeyi bırakıp tarihin ilerleyişine, Cumhuriyete teslim olması. Bunca zahmetine yazık!…